DİKKAT DİKKAT!!!
BU BİR İSTANBULLU GELİN TEŞEKKÜR YAZISIDIR!!!
Dün akşam en en ennnn sevdiğim dizi İstanbullu Gelin ekranlarımıza veda etti.
O yüzden bugün biraz hüzünlüyüm.
Ama böyle bir dizi izlediğim için de çok mutluyum.
Biraz İstanbullu Gelin dünyasından, onda neyi bu kadar çok sevdiğimden bahsedeceğim ve teşekkürlerimi edeceğim.
İstanbullu Gelin'i anlatmaya taa en başından başlamak istiyorum.
Daha dizi başlamadan Özcan Deniz ve Aslı Enver'in partner olacağı bizlerle paylaşılmıştı.
Bunun üzerine herkeste olduğu gibi bende de bir şok oldu.
İkisini hiç yakıştıramadım.
İstanbullu Gelin adını duyunca, hikayenin istenmeyen bir gelinin Bursa'ya gelin gitmesi gibi şeyler öğrenince "İkinci Asmalı Konak mı geliyor? O çok sevildi diye bu da mı sevilecek?" gibi sorular oluştu.
Sonuç olarak diziden hiç böyle performanslar beklemedim.
İlk zamanlar öyle bir göz gezdirdim.
Ama oturup tv başında izlediğim, merakla beklediğim bir dizi değildi.
Ne zaman beni böylesine içine çekti, ne zaman ben bir İstanbullu Gelin Fan Club oldum; inanın bilmiyorum.
Ama beni neyin bu kadar etkilediğini, İstanbullu Gelin'i benim gözümde farklı yapan, diğer dizilerden neden ayrıldığını biliyorum.
Sırayla biraz İstanbullu Gelin dünyasından bahsedelim 😊
Ben taa Kavak Yelleri'nden beri Aslı Enver hayranıyımdır.
Kendisini çok beğenirim.
Hem çok güzel, hem çok tatlı, hem de çok iyi bir oyuncudur.
Kavak Yelleri, Suskunlar, Kayıp, Kış Güneşi vs. yaptığı, yer aldığı her iş iyiydi
ama Süreyya ile devleşti.
Ben Aslı Enver'in gözlerinde Süreyya'yı gördüm.
Ve Süreyya...
O nasıl yazılmış bir karakterdir yahu!
Teşekkürler Süreyya Boran...
Bize böyle bir karakter yarattığın için teşekkürler Aslı Enver 💓
Bir ara Süreyya'nın kendiyle, geçmişiyle olan sorgusunu izledik.
İlk defa bir dizide bir karakterin kendiyle bu şekilde bir muhakemesini izledik.
Müthiş güzel anlardı.
En sonunda Süreyya yine ailesine tutundu ve güçlü bir şekilde ayağa kalktı.
"Sevgi dolu bir 'şimdi' senin hazinendir, geçmişin yerine ona tutun."
Özcan Deniz de bize mükemmel bir Faruk Boran izletti.
Başlangıçta ne kadar uyumsuz bulduysam Faruk ve Süreyya ikilisini, şimdi de bir o kadar uyumlu buluyorum.
İkisinin yerine de başkasını düşünemiyorum.
Faruk Boran'a hayat verdiğin için teşekkürler Özcan Deniz 💗
ESMA BORAN...
İPEK BİLGİN...
Adı kocaman harflerle yazılması gereken bir kadın.
Esma Boran baştan sona muhteşem yazılmış bir kadın karakterdi.
Başlarda güçlü, hayata öfkeli, mutluluğun güç olduğunu düşünen Esma'nın aslında bu şekilde öfkeli olmasının sebebinin babası, kocası Fevzi ve gerçek aşkına kavuşamaması olduğunu gösterdiler bizlere ilerleyen bölümlerde.
Bir karakterin muhteşem bir şekilde evrilişini gördük.
Dizilerde kötü bir karakterin birden iyi olduğunu gördüğümüz zamanlar oldu.
Bazen bunu alakasız, saçma bulduğum da oldu. Ama bu öyle değildi.
İstanbullu Gelin bize ne izlettiyse bir mantık, bir duygu çerçevesindeydi.
Yolundan hiç sapmadı.
Esma Boran'ın da ilk bölümden son bölüme kadar Süreyya sayesinde adım adım yumuşamasını ve hayatla barışmasını izledik.
Ayakta alkışlamalı bir teşekkür de İpek Bilgin'e gelsin 👏
Bu arada Esma Boran'ın gençliğine de bir parantez açmak isterim.
Esma ve Garip'in ikinci bahar yaşamalarını izlemeyi çok seviyordum.
Geçmişe gitmek, gençliklerindeki aşklarını da izlemek en az şimdi kadar zevkti benim için.
İkisinin de gençliklerini canlandıran oyuncular çok iyiydi.
Hayatla kavgası olan zamanla evrilen karakterlerden biri de Adem'di.
Başlarda Boranlar'a, onu bırakan babasına öfkeli olan Adem'i doğru olmayan şeyler yaparken gördük.
Adem'in yaptıklarının onun gözünden bakıldığında hep bir nedeni vardı.
Zaten İstanbullu Gelin'in en büyük sihirlerinden birinin de saf kötülüğün hiç olmaması olduğunu düşünüyorum.
Diğer dizilerde iyi ve kötü karakterler var.
İyiler her zaman, kötüler her zaman kötü müdür?
İyi insanlar her zaman her şeyi doğru, kötüler her zaman yanlış mı yapar?
Dizilerde evet, gerçekte hayır.
İşte İstanbullu Gelin'de bu şekilde bize gerçek hayatı sundu.
Dizide hiçbir zaman saf kötü bir karakter olmadı.
Evet Adem Boran ailesine çok kötü şeyler yaptı ama yaparken kendi de battı.
Zamanla Adem'in öfkesi azaldı, iyiliğe evrildi.
Bunun en büyük yardımcısı da benim ve çoğu seyircinin izlemeyi en sevdiği sahneler olan terapisttiydi.
Tilbe Saran'ın canlandırdığı terapist İdil Hanım ile Adem'in sahneleri Türk dizi tarihinde bir ilkti.
Biz ilk defa 15-20 dakika yaşan seyirde ilerleyen, bir karakterin kendini aradığı ve en sonunda bulduğu sahneler izledik.
Hem de bayıla bayıla izledik.
İzlerken benim bile Tilbe Hanım'a terapiye gidesim geldi fasfaga.
Bu yüzden Fırat Tanış ve Tilbe Saran'a da teşekkürler 💕
İstanbullu Gelin'de açık ara en sevdiğim karakter Osman'dı.
Güven Murat Akpınar çook beğendiğim bir oyuncuydu.
Osman Boran'a o kadar güzel oturmuş bir oyuncu düşünemiyorum bile, cuk oturmuş.
Osman'ın naifliği, sessizliği o kadar çok hoşuma gidiyordu ki anlatamam.
Dizi boyunca Osman'a bir takım partner denemeleri oldu.
Garip'in kızı Burcu sanki Osman'ımdan daha iyisini bulacakmış gibi onu nikah masasında bırakıp gitti.
Bay bay canım sen kaybettin.
Daha sonrasında Osman'a Rus gelin Anastasia'yı yazdılar ama hiç olmadı.
Hele onunla öyle konağın köşelerinde fingirdemeleri falan yok yoooook hiç olmadı Osman'a.
Senarist de hata yaptığını anladı ki herhalde finalde Osman'ı yanlız olarak gördük.
Osman sevgisini yazarak anlatanlardan...
Neyse Osmancım ben seni bekliyorum gel bunu beni 😂
Bu arada sana da teşekkürler Güven Murat Akpınar 💘
Kadının kadına olan desteğini gördüğümüz çok fazla olay oldu.
Ama en güzellerinden biri Güneş ve Dilara dostluğuydu.
Şahsen ben Dilara ile Adem'in bir çocuğu olduğundan eninde sonunda barışacaklarını düşünüyordum.Çünkü hep böyle olur dizilerde fasfafa.
İşte bazen unutuyorum İstanbullu Gelin'in farklı bir dünya olduğunu 😊
Dilara da Adem de bambaşka kişilerle bambaşka bir hayat kurdular ki bunu da bize çok güzel bir şekilde izlettiler.
Nihal Yalçın diziye son sezon dahil oldu ama çok güzel bir enerji getirdi.
Nihal Yalçın ve Neslihan Arslan'a da teşekkür edelim o zaman...
İstanbullu Gelin'de ana çift tabi ki Süreyya&Faruk ama bazı zamanlar bölümün odağında olan çiftlerimiz değişiyor.
Bazen onların ilişkisinden çok Fikret ve İpek'in gelgitlerini izledik.
Başlarda gergin bir çiftlerdi ama sonuna doğru toparladılar hatta fazla mıçmıç oldular bile diyebiliriz ffdsafsad.
Teşekkürler Salih Bademci ve Dilara Aksüyek..
Dizinin en komik tarafı Senem&Akif.
Komik başladılar, komik bitirdiler.
En sonundaki dahi oğulları ve onunla ilişkileri beni gülmekten öldürdü.
Zaten bu ikiliden normal bir çocuk beklenmezdi.
Teşekkürler Neslihan Yeldan ve Fatih Koyunoğlu...
Son olarak da Tamer Levent'e teşekkür edeceğim.
Garip bize çok güzel bir şekilde veda etti.
Bu kadar sakin bir ölüm bu kadar etkileyici olabilirdi gerçekten.
Bu sahnede gençliği ve yaşlılığını bir arada izlemek çok güzeldi.
Gözyaşlarının şelale olduğu 43423 tane sahneden biri daha...
Bize bu hikayeyi anlatan Deniz Akçay'a ve bu hikayeyi yaratan Zeynep Günay Tan'a teşekkürler...
İstanbullu Gelin müziklerinden bir yazımda zaten bahsetmiştim. ->(İstanbullu Gelin Müzikleri)
Her bölüm bayıldığım şarkıları kim buluyor, ayarlıyor bilmiyorum ama o kişiye de teşekkür etmek istiyorum. Her bölümden sonra playlistime yeni şarkılar ekleniyor. Şimdi onları döndür döndür dinleyeceğiz mecburen. 😔
İstanbullu Gelin dünyasında bir aile var, sevgi var.
Ne olursa olsun, ne kadar zor günler geçirirlerse geçirsinler hep beraber ayakta duran bir aile var.
Günün sonunda biz hep mutlu ve birlikte olan bir aile izliyoruz.
Aralarına katılan herkese kucak açan, sevgiyle beslenen bir aile.
Bunu hissettiğimiz çok fazla sahne var.
Hatta ben bunu o kadar yürekten hissediyorum ki ailenin bir arada olduğu, mutlu sahnelerde beni bir ağlama tutuyor.
Dizi beni mutluluktan ağlatıyor.
Ama benim en sevdiğim ve aklımda en fazla kalan 2. sezon finaliydi.
Adem'in yaptıklarından sonra, maddi olarak güçlük çeken Boranlar ne olursa olsun mutlu ve bir arada.
"Çok kötü şeyler yaşamış olabilirsin. Kırgınlıklar, kızgınlıklar, küslükler olabilir. Ama bir sofranın etrafında her şeye rağmen toplanabilmenin iyileştirici bir gücü vardır."
Finalde de bunu görüyoruz.
Zor günler geçiren Boranlar ne olursa olsun ayağa kalkıyorlar, yıllar sonra yine bir arada ve mutlular.
Hayat onlara kötüyü de getirse onlar güzel bakabiliyor.
Bunda tabi ki en büyük rol Süreyya'nın...
Boranlar da birlik zaten vardı ama bunun yanında Süreyya Boranlar'a güzel bakmayı öğretti.
Hatta sadece Boranlar'a değil seyirciye de öğretti bunu.
İstanbullu Gelin bizleri daha iyi bir insan olmaya teşvik etti 87 bölüm...
Final bölümünün son sahnesinde bütün ekibi izliyoruz.
Bu sevgiye emek veren herkese teşekkürler.
Sevgi emektir.
Ve son olarak şunu söylemek istiyorum:
Hayatım boyunca tek bir dizi izleme hakkım olsa İstanbullu Gelin'i seçerim.
Çünkü o bir dizi değil, bir hayat.
"Hayat toz pembe değil. Ölüm var, ayrılık var, hastalık var, yenilgi var, hayal kırıklığı var. Hayatın esas rengini başına gelenlerden çok, onlarla baş etme şeklin belirleyecek. Unutma..."
Hoşçakal Boran Konağı...
Teşekkürler İstanbullu Gelin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder